13 Mayıs 2016 Cuma

Derman Altunbaş'ın Kaleminden "DOLU DİZGİN GÜNLER"

Metroyla İTÜ durağında indiğinizde yaklaşık 200 metre sonra her adımda şehrin kalabalığını, stresini arkanızda bırakacak ve bambaşka bir diyar ruhunuza ilaç gibi gelecek.

DÜNYANIN BİNİCİLİKTE ÖRNEK ŞEHİR KULÜBÜ
İstanbul Atlı Spor Kulübü, 1956 yılında kurucusu merhum Nuri Oğlakçı’dan günümüze kadar gelmiş şimdiki halini de Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü ile bu spora gönül veren yatırımcıların desteğiyle almıştır.

2003 yılı başında resmi açılışı yapılarak işletmeye giren kulüp tesisleri, katılan birçok yeni atçı üyesi ve Pony Kulübü’nde yetişmekte olan yüzlerce minik binicisi ile kulüp tarihinde yeni bir sayfa açmıştır.

Kapıdan içeri girdiğinizde o sıcak doğa ortamı içinizdeki keşif ruhunu uyandırıyor. Etrafa meraklı gözlerle bakarken buluyorsunuz kendinizi. Hemen girişte solda adını walker olarak öğrendiğim daha önce hiçbir yerde rastlamadığım atların idmanı için gerekli olan bir yürüyüş bandı. İçine tek bir atın sığabileceği şekilde bölümler ve ilerleyen atlar…

Toplamda 3 açık manej 2 de kapalı manej alanı bulunmakta burada biniciler hava ve pist koşullarına göre manej tercihini yapıyor.

İlk olarak kapalı manej alanına girdiğimde neredeyse 65 yaşlarında bir adam dikkatimi çekiyor, atıyla tamamı ile bütünleşmiş, konsantre olmuş manej etrafında atıyla adeta süzülüyor belli ki at üzerinde uzun yıllar geçirmiş…

Daha sonra hemen aşağıda açık manej alanına girdiğimde kadınlar ve erkekler olmak üzere aynı manej içerisinde atlarının üzerinde, antrenörlerinin direktiflerine göre atlarına biniyorlar ve iki canlının ruhlarındaki özgürlüğe şahit oluyorsunuz kimi zaman dört nala kimi zaman da aheste aheste ama müthiş bir uyumla tıpkı dans eder gibi…

Ve sırasını bekleyen öğrencilerden Emir Cemiloğlu ile at üzerine sohbete koyuluyoruz.
Söze, iki canlının ortak yaptığı sayılı sporlardan biri olarak başlıyor ve aynı zamanda kadın ve erkeğin aynı kulvarlarda yarıştığı tek spor olarak bildiğini, gülümseyerek siz de ata binerseniz beraber yarışırız diye ekliyor. Kendisi buranın sporcusu, haftanın 6 gününü burada geçirdiğini Hilton 45 adında atı olduğunu, 14 senedir ata bindiğini, yapılan yarışlarda birincilikleri olduğunu söylüyor.
Burada her gün genelde atlar çalıştırılıyor, belli bir süre vermek doğru değil çünkü bir canlı sonuçta o gün iyi hissetmeyebiliyor durumuna göre 15 dakika gibi kısa bir gezinti yaptırılıyor.

Atların problemleri için ayrıca ilgilenen veterinerler var yurt dışından da bazen ilgililer gelebiliyor.

Tek bir atlama branşı yok birkaç branş var satın alınacak atlar ona göre seçiliyor dresaj, engel atlama…

Bu sporda binici ne kadar atletse at daha da fazla kaslı onu çalıştırmak da bir o kadar zor ve önemli, atın vaziyetlerine göre de isimlendirmeler oluyor.
Bu güzel sohbet için Beyefendiye teşekkür ederek yanından ayrıldım.
Daha sonra ahırlar bölgesini gezmeye başladım ahırlarında dinlenen atları sevebilir, gönüllerini fethetmek için cebinizde getirdiğiniz kesme şekerleri verebilirsiniz.

"KENDİMİ BİLDİM BİLELİ ATIN SIRTINDAYIM"
Saygıdeğer antrenör Selçuk Aydın ile tanışma şansı buldum. Sizleri sıcak ve güler yüzle karşılayacağından emin olabilirsiniz.
Kendisi aileden atçı olan Selçuk bey burada kulübe üye olmadan gelen binicilere temel at binme dersleri veriyor, 16 senedir burada ve kendisi için ‘’kendimi bildim bileli atın sırtındayım, bir atın üstünde doğmamışımdır’’ şeklinde nitelendiriyor.
Temel eğitim için de baz aldığı adet 30 biniş ilk hedefte her hangi bir davet geldiğinde ve ya her hangi bir yerde at gördüğünüz zaman ata binebilecek kadar ve ya davete icabet edebilecek kadar bir binişi yapacak kadar seviye sayısıdır daha ileri bir seviyede değerlendirirsek asla ve asla sonu yok iki canlının uyumuyla alakalı altındaki atı değiştirdiği süresiyle o günün ruh haliyle yarının ruh hali canlı olduğu için uymayabiliyor dolayısıyla asla biniciliğin bir noktası yoktur ama yaşam tarzı olarak ömür boyu yapabileceğin tek spordur Allah sağlık versin babam 83 yaşında hala at binebiliyor.

Laf arasında daha maneje ilk girdiğim anda beyefendinin 60 yıldır ata bindiğini ve 73 yaşında olduğunu öğrendim..

Bir yandan da öğrencisi Ayşe ile tanıştım kendisi henüz 11 yaşında atlara bir arkadaşı sayesinde merak salmış ve başladıktan sonra devam ettirmiş yaklaşık 1 senedir at biniyor atlara bindiği zaman kendini mutlu hissettiğini söyleyen küçük binici bu işi düşe kalka öğrenebileceğinizi zamanla korkunuzu yeneceğinizi söyledi.
Ve Ayşe atı Onur ile kapalı maneja girdi seyisin sağ ayağına desteğiyle atın sırtına bindi antrenörünün direktiflerine göre ilerlemeye başladı o gün için atı huysuzluk yapan binici ‘’Yapamıyorum, önümdeki atı takip etmek istiyor’’ şeklinde atına serzenişte bulundu.

Ve kamçısını düşürdü.

Antrenörü ‘’Kamçı düşürmek kılıç düşürmekle eşdeğerdir, mecbursun kızım, atın senden korkması lazım senin ondan değil.’’

Selçuk bey minik binicisine göstermek için atın sırtına çıkıyor ve ‘’Ben de senin gibi biniyorum kızım, sen benim en favori binicilerimdensin’’ daha sonra Ayşe’nin ayağına tekrar destek olarak kendisine güvenmesini sağlıyor. Bu kez Ayşe daha kararlı bir şekilde atını yönetiyor ve antrenörü ‘’Aferin kızım, benden sonra bindiğin için değil, kararını verdiğin için biniyorsun olayın içinde o kadar güzel hareket ediyorsun ki düşünüyorsun kamçıyı çok güzel pozisyonda kullandın tam dört nala kalktığında.’’

Bu arada tanıdığınız oyuncularla burada karşılaşabilirsiniz son zamanlarda Osmanlı dizileri arttığı için oyuncular eğitim alma ihtiyacı hissediyor.
Burada eğitimli öğrencilerle de ayrıca profesyonel hocalar ilgileniyor bunlardan biri de Ata Zorlu, yaklaşık 15 Türkiye şampiyonluğu, 6 Atatürk kupası, Cumhurbaşkanlığı kupası sahibi.

Genelde müsabaka seviyesindeki öğrencilere ders veriyor. Onlara engel atlama ve müsabakadaki koşabilecek teknikleri öğretiyorlar ondan sonra isterler ise hocalık yapabilir.

At binmenin insanlara çok büyük bir özgüven sağladığını söyledi. Büyük atlara binmenin 10 yaşından sonra yaşı olmadığını her yaşta öğrenebileceğinizi ifade etti.

GS SPOR KULÜBÜ BİNİCİLİK RESTORANI
Burada sizi restoran müdürü İbrahim Karadem içten bir şekilde karşılayacaktır. Burada çocuk doğum günleri, organizasyonlar, dinlenme gibi ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz herkese açık bir alan içeri girdiğinizde farklı bir ambiyansta buluyor tarih kokuları alıyorsunuz neredeyse 400 yıllık bir masa ve gerçek geyik boynuzları ve antikalar mevcut orta kısımda bir çam ağacı canlı olmadığını düşünüp sordum ve restoranın dışına çıktığımda ağaca zarar vermeden restoranı imar ettiklerini görmüş oldum.

Çocuklarınız ve ya yakınlarınız eğitimlerini alırken siz de burada dinlenip hoş vakit geçirebilirsiniz.

Atlı Spor kulübü altında çalışan Pony Clup sorumlusu Nevra Ölçer’den bilgiler aldım minik biniciler hakkında, burada genellikle 3-12 yaş aralığındaki çocuklara eğitim veriliyor. Ponny atlarıyla 3-6 yaş gurubu genellikle çocukların keyif alması amaçlı daha sonra 7 yaşlarında temel eğitim veriyorlar.

Belli bir proğram eşliğinde öğrencilere hedef koyuluyor ve çocukların keyif alıp bu işi ierletmeleri için uğraşıyorlar. Bazen çok keyif alarak atları çok özleyerek ve ya atları sevmek için giden öğrenciler oluyor bazıları da korkuyor alışma süreci uzuyor çocuktan çocuğa değişiyor bu.

O gün de Vanda isimli Ponny için giden 4 yaşlarında minik bir öğrenci vardı.
Çocukların psikolojilerini olumlu şekilde etkiliyor hem çocukların motor becerileri gelişiyor hem de karakterleri gelişiyor doğal şartlara karşı dirençli oluyor çocuklar.

Çocuklarınız ponnylere binerken siz de orada bu minik atları sevebilir ve ya arzunuza göre dinlenebilirsiniz.

Not: Benim için çok keyifli bir gün oldu. Oraya haber için gitmiş değil de kendime vakit ayırmak için gitmiş hissettim. Sanki oradaki insanları daha önceden tanıyormuşum sıcaklığını veren kurumdaki tüm kişilere teşekkürlerimi sunarım.
Derman ALTUNBAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder